18 Mart 2010 Perşembe

BORÇ ÖDEMENİN ÖNEMİ (Riyazüs'salihin cild 5 Erkam Yayınları)

Ebu Hureyre (r.a)'den rivayet edildiğine göre Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurdu:

*** "Mü'minin ruhu ödeninceye kadar borcuna bağlı kalır."

                                                                                             (Tirmizi, Cenaiz 74; İbni Mace, Sadakat 12)

Hadisten Öğrendiklerimiz

1- Borçlu iken ölen kimseden borcu mutlaka tahsil edilir.

2- Mirasçılar ölen kimsenin borcunu ödemekte acele etmelidir.

3- Borcu ödeninceye kadar mü'minin ruhu borcuna bağlı kalır.

4- Ödemek niyetiyle ve meşru sebeplerle aldığı borcunu ödeyemeden ölen ve borcuna karşılık herhangi bir mal da bırakmamış olan müslümanın borcu, beytü'l-mal dediğimiz devlet hazinesinden ödenir.

Havle Binti Hakim (r.a)'dan rivayet edildiğine göre, "Resulullah (s.a.v)'ı şöyle buyururken dinledim." dedi:

"Kim bir yerde konaklar da sonra 'Yarattıklarının şerrinden Allah'ın mükemmel kelimelerine (ayet,sıfat ve isimleri) sığınırım derse, konakladığı o yerden ayrılıncaya kadar hiçbir şey ona zarar veremez."

                                                                                          (Müslim, Zikir 54,55. Tirmizi, Daavat 40)

Hadisten Öğrendiklerimiz

1- Hz. Peygamber (s.a.v) her zaman Allah'a iltica eder, sığınırdı.

2- Yolculukta bir yerde konaklandığı zaman hadiste geçtiği şekilde dua etmek, güvenlik bakımından önemlidir.


-Riyazüs'salihin cild 5 Erkam Yayınları-

                                                                                                    

11 Mart 2010 Perşembe

PEYGAMBERİMİZ KİM? (Yaşar KANDEMİR/Canım Arzular Seni)

Mevlamızın aşığı, gönlümüzün ışığı Sevgili Efendimiz (s.a.v), bırakınız bir söküğü dikmeyi, elbisesindeki yırtığı bile mübarek elleriyle yamardı. Zaman zaman süpürgeyi alır odasını temizlerdi. Keçileri o gül kokulu elleriyle sağardı. Sabahleyin hanımlarına uğrar, siparişlerini öğrenir, çarşıya çıkarak evinin ihtiyaçlarını bizzat temin ederdi. Bir defasında Mefhar-ı mevcudat Efendimizin en dikkatli ve fakat en yoksul talebesi Ebu Hureyre Hazretleri, onun elindeki eşyanın taşınmasına yardım etmek istemişti. Gönüller Sultanı Efendimiz ona, evinin eşyasını herkesin kendi taşımasının daha münasip olacağını söylemişti.

Fakir sahabilerin evlerine gitmek, hatırlarını sorup onlarla sohbet etmek, yoksul sofralarına bağdaş kurup oturmak ve Allah'ın verdiğini hep birlikte yemek, Efendimizin zevk aldığı şeylerdendi. Köleler onu arpa ekmeğinden ibaret yemeklerini birlikte yemeğe davet ederler, Gönüller Sultanı onları kırmaz, evlerine gider, onlarla birlikte yere oturur ve ikramlarını kabul ederdi.

Mescitte veya bir başka yerde ashabının arasında öylesine kaybolurdu ki, dışardan gelen bir yabancı Peygamberin kim olduğunu sorup öğrenmek zorunda kalırdı. Kendine özel bir yer ayırmayı, sahabilerinden daha yüksekçe bir yerde oturmayı istemezdi. Hatta bir meclise gidince, boş bulduğu yere oturuverirdi.

Amcası Hz. Abbas onun sahabilerin arasında toz,toprak içinde ziyan olduğunu, kaba ve görgüsüz bazı bedevilerin kendisini rahatsız ettiğini görünce dayanamadı, bir çardak yapılmasını, müslümanların sıkıntılarıyla orada, gölgede oturarak meşgul olmasını teklif etti. Nebiler Sultanı amcasına şunları söyledi:

Allah Teala ruhumu kabzedene kadar onların arasında bulunacağım. Ökçeme basmalarına, hırkamı çekiştirmelerine katlanacağım!...

 NOT: Bu güzel yazıdan ötürü Yaşar KANDEMİR ağabeyimizden Allah razı olsun.

6 Mart 2010 Cumartesi

ÖNEMLİ NOT: Sitemizde yayınladığımız yazılardan bazıları, Erkam Yayınlarının takvim yapraklarının arkasındaki güzel yazılardan oluşmaktadır. Tüm takvim yapraklarının arkaları (Diyanet takvimi, Hicret takvimi gibi) son derece faydalı bilgilerden oluşmaktadır. Bu takvimlerin her birini ayrı ayrı edinirsek, her gun sadece bu takvim arkalarını okuyarak bile günümüzü çok verimli geçirmiş oluruz. Peygamber Efendimiz (s.a.v), "İki günü bir olan ziyandadır." buyurduğuna göre, her gun bildiklerimizi tekrarla tazeleme, bilmediklerimizi de öğrenme durumundayız. Rabbim hepimize hidayet nasib eylesin.

4 Mart 2010 Perşembe

MÜSLÜMAN OL

Enes radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre şöyle dedi:

Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in hizmetinde bulunan yahudi bir çocuk vardı. Bir gün hastalandı. Peygamber (s.a.v) onu ziyarete gitti, başucuna oturdu ve ona:

- "Müslüman ol!" buyurdu. Çocuk, düşüncesini öğrenmek için yanında bulunan babasının yüzüne baktı.

Babası:

- Ebü'l-Kasım'ın çağrısına uy, dedi.

Çocuk da müslüman oldu. 

Bunun üzerine Hz. Peygamber:

- "Şu yavrucağı cehennemden kurtaran Allah'a hamdolsun." diyerek dışarı çıktı.

(Buhari, Cenaiz 80, Merda 11. Ebu Davud, Cenaiz 2)

Hadisten Öğrendiklerimiz

1- Müslümanlar arasında yaşayan zimmi gayri müslimlerin hastaları da ziyaret edilir.

2- Yahudi veya hristiyan bütün Ehl-i kitab'ın İslamiyet'i kabul etmekle yükümlü oldukları, İslam geldikten sonra kendi dinlerine bağlı kalmak suretiyle kurtuluşa eremeyecekleri anlaşılmaktadır.

3- Bir kişinin Müslüman olmasına vesile olmak, son derece büyük bir bahtiyarlıktır.

4- Salihlerin sohbeti bereketlidir.