13 Nisan 2010 Salı

SU, SU, SU!!!

 



Ey güzel abilerim, kardeşlerim, güzel müslümanlar, güzel müminler! Lütfen iş işten geçmeden, yarın hesap gününde parmaklarımızı ısırmadan, halimiz vaktimiz yerindeyken, sularımız akıyor iken, gelin şu susuzluktan kıvranan köylerimize su kuyuları açtıralım!


Bütün varlığımızı, bedenimizi bu işe vakfetsek, belki dünyada delirdi diyenler olacaktır ama öyle bir güzel kapı açılır ki bize ebedi hayatta, tadına doyamayız!



Bunu yapan bir büyük zatı okudum ben, malvarlığının yarısını susuzluk çeken köyüne çeşme yaptırma işine harcamış, onun oğulları, torunları kuşaklar boyu halen ibadetli, namazlı, infak ehli, hayırsever, herkesçe sevilen, takdir görülen, huzur dolu bir aile olarak geliyor! O zat da muhtemelen, berzah aleminde hesap gününü beklerken keyifle bunları seyrediyordur şu an! Bu bahsettiğim zat bunu yapmayabilirdi, evlatlarına çok daha büyük bir servet bırakabilirdi, hem kendi ahiretini hem evlatlarının neslini mahvedebilirdi, ama 40.000 hadisi ezbere biliyormuş! Demek ki, hayatın yalnı bu dünyadan ibaret olmadığına, ebedi hayatın dua ile kazanılacağına son derece vakıf imiş.



Paramız var, pulumuz var, aynı memlekette yaşadığımız insanlar orada susuzluk çekiyorlar içimize siniyor mu!


Bir yardım kuruluşu ilan ediyor sitesinde, susuzluk çeken binlerce köy olduğunu! Biz yalnızca bu dünya için mi yaratıldık? Tabiki hayır. Hadis-i şerifte, Cebrail (a.s)'ın imrendiği 7 amelden biri insanlara su dağıtmak! Bugün bu fırsat elimizde.



Bugün o kuyuları açtırırsak, yarın hem dünyada hem ahirette bize Allah'ın yardımı gelecek! Ayetlerle vaad ediyor Rabbimiz! Arkamızdan dualar gelmedikten sonra, gelmeyecek olduktan sonra niye yaşıyoruz ki? Yazık değil mi üç günlük dünya malı için harab ettiğimiz bedenlerimize? Yazık değil mi bizim zamanında biriktirip yerli yerince harcayamadığımız paralarımız yüzünden arkamızdan gelen, dua alamadığımız için hiçbir işleri rast gitmeyen, istediklerini gerçekleştiremeyen evlatlarımıza? Biz vefat edicez, onların dualarını bekliycez kabirde. Orada mülk,para,şöhret hiçbir şey fayda vermeyecek. Salih,hayır yapan evlat, dünyada iken bıraktığımız, insanların faydalandığı eserler (çeşmeler,ağaçlar,faydalı eserler) bunlar çoook ama çok fayda verecek!



Elhamdülillah eskisi gibi zorluklar yok, derneklerimiz vakıflarımız harıl harıl çalışıyor, bize düşen tek şey onlara maddi manevi destek olmak. Bunu yaparsak, bir de bakacağız ki dünyada da sorun zannettiğimiz, gözümüzde büyüttüğümüz şeyleri Rabbimiz yardım etmiş çözdürmüş! Huzur, saadet, ağız tadı her şeye daha şimdiden kavuşmaya başlamışız!



Her şeyin başı su! Su yoksa hiçbir şey yok! Trilyonumuz olsa su akmasa ne işe yarar!! Hem kendi köylerimize, hem de yurtdışındaki müslüman ülkelerdeki su sıkıntısına çare olalım. Geç kalmayalım, onlara merhamet edelim ki bize de merhamet edilsin lütfen!


Büyük denklemlere gerek yok hayatı çözmek için, zaten ayetler,hadisler herşey önümüzde çok şükür! Ne kadar çok başkalarını düşünür onlar için çalışırsak, ondan çok daha fazla yardım Rabbimizden hem dünya işlerimiz için gelir, hem de ebedi hayatımız kurtulur. Bunu kabul etmeyen varsa, lütfen yalnız kaldığında, kendi kendine iken düşünsün, çevreden etkilenirken değil, sadece vicdanı ile başbaşa iken düşünsün, mutlaka bir kuyu açtırıp bir beldeyi susuzluktan kurtarma fikrinin coşkusu içini kaplayacaktır! Ve belki de kimseye söylemeden, hemen bu işlerle ilgilenen derneklerden herhangi birine başvurup, belki kendi adına, belki vefat etmiş ana babası adına, ya da sevdiği başka birileri adına o kuyuyu açtıracaktır! Kimin adına açtırırsa açtırsın,sonuçta ahirette kazanan yine her halükarda kendisi olacaktır :)

6 Nisan 2010 Salı

NAMAZLA İLGİLİ 40 HADİS

1- Namaz için kamet getirildiğini işittiğiniz zaman, sakin ve ağırbaşlı bir şekilde (namaz kılmaya) yürüyerek gelin. Hızlı bir şekilde gelmeyin. Namaza yetişebildiğiniz kadarını (imamla birlikte) kılın. Yetişemediğiniz kısmı ise kendiniz tamamlayın.

Ebu Hureyre (r.a)

2- Sizden birinizin yüz yıl durup beklemesi, namaz kılan (din)kardeşinin önünden geçmesinden daha hayırlıdır.

Tirmizi

3- Enes bin Malik (r.a):

"Ben Resulullah (s.a.v), Ebu Bekir, Ömer ve Osman ile birlikte namaz kıldım. (Fakat) bunların hiç birinin (açıktan) -Bismillahirrahmanirrahim-i okuduklarını işitmedim."

Müslim

4- Sizden biriniz mescide girdiğiniz zaman oturmadan önce iki rekat namaz kılsın.

Ebu Davud

5- Ezan sesi duyunca, müezzinin dediğini siz de söyleyin.

Ebu Said el-Hudri (r.a)

6- İmam 'Amin' dediği zaman, siz de 'Amin' deyiniz. Çünkü, kimin 'Amin' demesi, meleklerin 'Amin' demesi(vakti)ne denk gelirse, o kişinin geçmiş günahları bağışlanır.

Ebu Hureyre (r.a)

7- Sizden birisi namazı, (namaz kıldığı yerde) beklemeye devam ettiği müddetçe, namaza devam etmiş olur. Sizden birisi abdestini bozmadıkça, mescitte kaldığı müddetçe, melekler ona 'Allahümme iğfir lehu, Allahümme irhamhu (Allah'ım! Ona mağfiret eyle. Allah'ım! Ona merhamet eyle.) diye dua ederler.

Tirmizi

8- İmam (namazda rükudan doğrulurken) 'Semiallahu limen hamideh' (Allah kendisini hamd eden kimseyi işitir) dediği zaman, siz de: 'Allahümme Rabbena leke'l-hamd' (Allah'ım! Rabbimiz! Hamd, yalnızca Sana mahsustur) deyin. Çünkü, kimin bu sözü, meleklerin bu sözüne denk gelirse, o kişinin geçmiş günahları bağışlanır.

Ebu Hureyre (r.a)

9- Sizden birisi namaz kılmaya kalktığı zaman, şeytan ona gelip kaç rekat kıldığını bilmeyecek kadar zihnini karıştırır. Birinize böyle bir şey olduğu zaman, oturarak iki defa secde yapsın.

Ebu Hureyre (r.a)

10- Şüphesiz ki münafıklara en ağır gelen namaz, yatsı ile sabah namazlarıdır. Fakat onlar, yatsı ile sabah namazlarında neler olduğunu BİLSELER, emekleyerek bile olsa kesinlikle bu iki namaza gelirlerdi. İçimden öyle geçti ki, namaz için (kamet getirilmesini) emredeyim de kamet getirilsin, sonra bir adama emredeyim de cemaata namazı kıldırsın. Sonra yanlarında odun demetleri bulunan bazı adamları yanıma alarak namaza gelmeyen o gruba gideyim ve evlerini onların üzerine ateşle yakayım. Yine nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, onların herhangi birisi, (burada) SEMİZ ETLİ BİR KEMİK PARÇASI YA DA İKİ TANE GÜZEL PAÇA bulunacağını bilseydi, muhakkak yatsı namazına gelip hazır bulunnurdu.

Ebu Hureyre (r.a)

11- Allahü Teala tamamen önünde duruyormuş da, sen de onu görüyormuşsun gibi ibadet et. Kendini ölmüşlerden say. Mazlumun bedduasından kendini koru. YERDE SÜRÜNEREK DE OLSA, yatsı ve sabah namazında cemaate gidebilme gücün varsa gitmekten uzak kalma.

Ebu'd-Derda (r.a)

12- Yatsı namazını cemaatle kılan, gecenin yarısını ihya etmiş olur. Sabah namazını cemaatle kılan, bütün geceyi ibadetle geçirmiş gibi olur.

Müslim,Buhari

13- Cemaatle kılınan bir namaz, yalnız başına kılınan yirmi yedi namaz gibidir.

Müslim,Buhari

14- Sizden birisi başını imam secdede iken kaldırınca, Allah'ın onun başını eşek başına ya da suretini eşek suretine çevireceğinden korkmaz mı!

Ebu Hureyre (r.a)

15- Abdullah ibn Abbas (r.a):

"Peygamber (s.a.v)'in birçok sahabilerinden -ki bunlar içerisinde en çok sevdiğim Ömer'dir- ; Resulullah (s.a.v)'ın şafaktan sonra güneş doğuncaya kadar, ikindi namazından sonra da güneş batıncaya kadar (nafile) namaz kılmayı yasakladığını duydum."

Nesai

16- Kim namazın bir rekatına yetişirse, o namaza yetişmiş demektir.

Ebu Hureyre (r.a)

17- İkindi namazını kaçıran kimse, SANKİ AİLESİNİ VE MALINI KAYBETMİŞTİR.

Abdullah ibn Ömer (r.a)

18- Uyuyakalmaktan dolayı kusur yoktur. Kusur, ancak uyanıkkendir. Biriniz namazı unutursa, hatırladığı zaman kılsın. Ertesi günde ise, (o namazı) vaktinde kılsın.

Ebu Davud

19- Kim bir namazı (kılmayı) unutursa, onu hatırladığı zaman kılsın. O namaz için bundan başka bir kefaret yoktur.

Enes bin Malik (r.a)

20- Sizden birisi namazda oturduğu zaman Tahiyyat'ı okusun. Bundan sonra (namazda) dilediğini istemekte serbesttir.

Abdullah ibn Mesud (r.a)

21- Ka'b b. Ucre (r.a):

"(Bir defasında) Resulullah (s.a.v) yanımıza çıkıp gelmişti. (Ona):

- '(Ey Allah'ın Resulü!) Sana nasıl selam vereceğimizi öğrendik. Fakat sana nasıl salat okuyacağımızı bilmiyoruz.' dedik.

Resulullah (s.a.v) da:

-'Allah'ım! Muhammed'e ve O'nun aile halkına, İbrahim'e salat buyurduğun gibi salat eyle. Şüphesiz ki Sen, Hamid ve Mecidsin. Allah'ım! Muhammed'e ve O'nun aile halkına, İbrahim'e ihsan eylediğin bereket gibi bereket ihsan eyle! Çünkü Sen, Hamid ve Mecidsin.'  deyin.

buyurdu.

İbn Ebi Leyla

22- Secdede itidal üzere bulunun. Sizden birisi, (secdede iken) köpeğin yayması (gibi) kollarını yaymasın.

Enes bin Malik (r.a)

23- Ey cemaat! Güç yetirebileceğiniz amellere bakın. Çünkü siz usanmadıkça Allah usanmaz. Allah katında amellerin en sevimlisi, AZ DA OLSA DEVAMLI OLANIDIR. MUHAMMED'İN (S.A.V) EV HALKI, BİR AMEL İŞLEDİKLERİ ZAMAN, ARTIK ONA DEVAM EDERLER.

Hz. Aişe (r.a)

24- Enes'in ninesi Müleyke, kendi yaptığı bir yemeğe Resulullah (s.a.v)'ı davet etmişti. Resulullah (s.a.v) da (davete icabet edip) oyemekten yemişti. Sonra da:

'Haydi kalkın! Size namaz kıldırayım.' buyurdu.

Enes (r.a) der ki:

'Bunun üzerine ben, kalkıp çok kullanılmaktan kararmış bir hasırımızı getirmeye gittim. (Yumuşaması için) o hasırın üzerine biraz su serptim. Daha sonra Resulullah (s.a.v), o hasırın üzerinde namaza durdu. Yetim (Dumeyr b. Sa'd el-Himeyri) ile ben de, Resulullah (s.a.v)'ın arkasında saf tuttuk. Yaşlı kadın (Ümmü Süleym ya da Müleyke) da arkamıza durdu. (Böylece) Resulullah (s.a.v), bize iki rekat namaz kıldırdı. Sonra çekip gitti. Resulullah (s.a.v), BENİ SAĞ TARAFINA, KADINI DA ARKAMIZA DURDURMUŞTU.

Enes bin Malik (r.a)

25- Enes bin Malik (r.a):

'Peygamber (s.a.v) ile birlikte Medine'den Mekke'ye (doğru yola) çıktık. Medine'ye döndüğümüz zamana kadar bize, (akşam namazından başka namazları hep) ikişer rekat kıldırdı.

Enes'e:
-'Mekke'de biraz kaldınız mı?' diye soruldu.
O da:
-'Orada on (gün) kaldık.' diye cevap verdi.

Enes bin Malik (r.a)

26- Namaza kalktığın zaman tekbir al. Sonra kolayına geldiği kadar Kur'an oku. Sonra rüku et ve (organların) yatışıncaya kadar rükuda kal. Sonra (başını rükudan) kaldırıp iyice doğrul. Sonra secdeye varıp (organların) yatışıncaya kadar secde et. Sonra (başını secde yerinden) kaldır ve (organların) yatışıncaya kadar otur, ve bunu bütün namazlarında (böyle) yap.

Ebu Hureyre (r.a)

Bunu (böyle) yaptığın zaman namazın tamamdır. Bundan eksilttiğin şey kadar, namazından eksiltmiş olursun.

(Ebu Davud'un bir rivayetinde bu ilave de yer alıyor)

27- Peygamber (s.a.v), nafile namazların hiçbirinde, sabah namazının (farzından önce) iki rekat (sünnetini kılmada) olduğu kadar devamlı değildi.

Hz. Aişe (r.a)

28- Sabah namazının iki rekat (sünnet)i, dünyadan ve dünyadaki her şeyden daha hayırlıdır.

Müslim

29- Rabbimiz her gece, gecenin son üçte biri kaldığında en alt semaya inip:

-Hani Bana dua eden kimse? Onun duasını kabul edeyim!
-Hani Benden istek dileyen? Onun istediğini vereyim!
-Hani Benden bağışlanma dileyen? Onu bağışlayayım!

buyurur.

Ebu Hureyre (r.a)

30- Bir kimse Cuma günü cünüplükten dolayı (yıkandığı gibi) yıkanır, sonra da erkenden (mescide giderse), bir deve tasadduk etmiş gibi olur. İkinci saatte giden bir sığır, üçüncü saatte giden boynuzlu bir koç, dördüncü saatte giden bir tavuk, beşinci saatte giden de bir yumurta tasadduk etmiş gibi sevap alır. İmam (minbere) çıktığı zaman, melekler (minberin yanına) gelip hutbeyi dinlerler.

Ebu Hureyre (r.a)

31- Kimin ki kıldığı namaz, onu kötülüklerden uzaklaştırmıyorsa, onun bu namazı kendisini Allah'tan uzaklaştırmaktan başka bir şey yapmaz. Nice namaz için ayakta duranlar vardır ki, kendilerine yorgunluktan başka bir şey kalmaz.

Ramuz el-Ehadis

32- SABAH NAMAZINI KILAN KİMSE, ALLAH'IN ZİMMET VE EMANINDADIR. Binaenaleyh ey Ademoğlu dikkat et! Allah seni zimmetinde olan bir şeyden sorguya çekmesin.

Cündeb bin Süfyan (r.a)

33- Allah, güzelce abdest aldıktan sonra, herhangi bir mescide gitmek için yola çıkan kulun her attığı adım için sevab yazar. Mevkiini bir derece yükseltir. Ve bir günahını siler. Ben, münafık oldukları açıkça bilinenlerin dışında, bizden kimsenin camiye gelmemezlik ettiğini hatırlamam.

İbn-i Mesud (r.a)

34- Kim ki güzel bir şekilde abdest alıp cemaatle namaz kılmaya gider ve cemaati namazı kılıp bitirmiş bulursa, Allahü Teala ona, O CEMAATE YETİŞİP KILANLARIN MÜKAFATININ AYNISINI VERİR. Cemaatle namaz kılanların mükafatından en ufak bir şey eksik olmaz.

Ebu Hureyre (r.a)

35- Kıyamet günü herkes perişan durumda ve güneş her tarafı kavururken, yedi sınıf insan Allah'ın rahmet gölgesinde olacaktır. Onlardan biri de, KALBİ MESCİDE BAĞLI OLANDIR. Herhangi bir sebeple dışarı çıksa dahi, gönlü tekrar mescide dönmeyi ister.

Ebu'd-Derda (r.a)

36- Vaktin başında kılınan namazda ALLAH'IN RIZASI, sonunda kılmanda da ALLAH'IN AFFI vardır.

Tirmizi

37- Ey Ali! Üç şeyi geciktirme: Vakti giren namazı, hazır olan cenazeyi, dengini bulan kızı veya dul kadını evlendirmeyi.

Tirmizi

38- Köyde veya çölde oturanlardan üç kişi bir araya gelip de cemaatle namaz kılmazlarsa, şeytan onlara galebe çalar. Cemaate devam ediniz. Çünkü sürüden ayrılanı kurt kapar.

Nesei

39- Resulullah (s.a.v):

-'Ne dersiniz, birinizin kapısının önünde bir nehir bulunsa ve günde beş defa orada yıkansa, kendisinde kirden eser kalır mı?' buyurdu. 

Sahabeler:

-'Hayır, kirden hiçbir eser kalmaz.' diye cevap verdiler.

Resulullah (s.a.v):

-'İşte beş vakit namaz da böyledir. Allah, bu beş vakit namazla günahları yok eder.

Buhari

40- Her kim Allah'ın farz kıldığı beş vakit namazı, abdestlerini tam alarak, salavatlarına, rükularına tam tamına riayet ederek, vaktinde, güzelce ve huşu içinde kılarsa, Allah'ın o kimseyi bağışlayacağına dair AHDİ vardır. Eğer böyle yapmazsa, dilerse onu bağışlar, dilerse azap verir.

Ebu Davud

5 Nisan 2010 Pazartesi

SU, SU, SU!!!

Ey güzel abilerim, kardeşlerim, güzel müslümanlar, güzel müminler! Lütfen iş işten geçmeden, yarın hesap gününde parmaklarımızı ısırmadan, halimiz vaktimiz yerindeyken, sularımız akıyor iken, gelin şu susuzluktan kıvranan köylerimize su kuyuları açtıralım!

Bütün varlığımızı, bedenimizi bu işe vakfetsek, belki dünyada delirdi diyenler olacaktır ama öyle bir güzel kapı açılır ki bize ebedi hayatta, tadına doyamayız!

Bunu yapan bir büyük zatı okudum ben, malvarlığının yarısını susuzluk çeken köyüne çeşme yaptırma işine harcamış, onun oğulları, torunları kuşaklar boyu halen ibadetli, namazlı, infak ehli, hayırsever, herkesçe sevilen, takdir görülen, huzur dolu bir aile olarak geliyor! O zat da muhtemelen, berzah aleminde hesap gününü beklerken keyifle bunları seyrediyordur şu an! Bu bahsettiğim zat bunu yapmayabilirdi, evlatlarına çok daha büyük bir servet bırakabilirdi, hem kendi ahiretini hem evlatlarının neslini mahvedebilirdi, ama 40.000 hadisi ezbere biliyormuş! Demek ki, hayatın yalnı bu dünyadan ibaret olmadığına, ebedi hayatın dua ile kazanılacağına son derece vakıf imiş.

Paramız var, pulumuz var, aynı memlekette yaşadığımız insanlar orada susuzluk çekiyorlar içimize siniyor mu!
Bir yardım kuruluşu ilan ediyor sitesinde, susuzluk çeken binlerce köy olduğunu! Biz yalnızca bu dünya için mi yaratıldık? Tabiki hayır. Hadis-i şerifte, Cebrail (a.s)'ın imrendiği 7 amelden biri insanlara su dağıtmak! Bugün bu fırsat elimizde.

Bugün o kuyuları açtırırsak, yarın hem dünyada hem ahirette bize Allah'ın yardımı gelecek! Ayetlerle vaad ediyor Rabbimiz! Arkamızdan dualar gelmedikten sonra, gelmeyecek olduktan sonra niye yaşıyoruz ki? Yazık değil mi üç günlük dünya malı için harab ettiğimiz bedenlerimize? Yazık değil mi bizim zamanında biriktirip yerli yerince harcayamadığımız paralarımız yüzünden arkamızdan gelen, dua alamadığımız için hiçbir işleri rast gitmeyen, istediklerini gerçekleştiremeyen evlatlarımıza? Biz vefat edicez, onların dualarını bekliycez kabirde. Orada mülk,para,şöhret hiçbir şey fayda vermeyecek. Salih,hayır yapan evlat, dünyada iken bıraktığımız, insanların faydalandığı eserler (çeşmeler,ağaçlar,faydalı eserler) bunlar çoook ama çok fayda verecek!

Elhamdülillah eskisi gibi zorluklar yok, derneklerimiz vakıflarımız harıl harıl çalışıyor, bize düşen tek şey onlara maddi manevi destek olmak. Bunu yaparsak, bir de bakacağız ki dünyada da sorun zannettiğimiz, gözümüzde büyüttüğümüz şeyleri Rabbimiz yardım etmiş çözdürmüş! Huzur, saadet, ağız tadı her şeye daha şimdiden kavuşmaya başlamışız!

Her şeyin başı su! Su yoksa hiçbir şey yok! Trilyonumuz olsa su akmasa ne işe yarar!! Hem kendi köylerimize, hem de yurtdışındaki müslüman ülkelerdeki su sıkıntısına çare olalım. Geç kalmayalım, onlara merhamet edelim ki bize de merhamet edilsin lütfen!

Büyük denklemlere gerek yok hayatı çözmek için, zaten ayetler,hadisler herşey önümüzde çok şükür! Ne kadar çok başkalarını düşünür onlar için çalışırsak, ondan çok daha fazla yardım Rabbimizden hem dünya işlerimiz için gelir, hem de ebedi hayatımız kurtulur. Bunu kabul etmeyen varsa, lütfen yalnız kaldığında, kendi kendine iken düşünsün, çevreden etkilenirken değil, sadece vicdanı ile başbaşa iken düşünsün, mutlaka bir kuyu açtırıp bir beldeyi susuzluktan kurtarma fikrinin coşkusu içini kaplayacaktır! Ve belki de kimseye söylemeden, hemen bu işlerle ilgilenen derneklerden herhangi birine başvurup, belki kendi adına, belki vefat etmiş ana babası adına, ya da sevdiği başka birileri adına o kuyuyu açtıracaktır! Kimin adına açtırırsa açtırsın,sonuçta ahirette kazanan yine her halükarda kendisi olacaktır :)

3 Nisan 2010 Cumartesi

EVLİLİK ÜZERİNE

Hadis-i şerif: Bir hanımla dört hasletten dolayı evlenilir:

1-Malı
2-Soyu sopu
3-Güzelliği
4-Dindarlığı

Sen dindar olanı tercih et, mesut olursun. (İbni Mace; Nikah,6)

Hadis-i şerif: Kadınları sırf güzellikleri için nikahlamayınız. Çünkü onların güzelliği, onları böbürlenmek ve kibirlenmek gibi tehlikelere sürükleyebilir. Kadınları sırf malları için nikahlamayınız. Çünkü mal üstünlüğü onları azdırabilir ve isyana sevk edebilir. Lakin kadınları dindarlıkları için nikahlayınız. Şüphesiz burnunun bir kısmı delik, kulağı kesik ve teni siyah dindar bir cariye, dindar olmayan hür ve güzel kadından daha efdaldir.
                                                           (İbni Mace; Nikah,1859)

Bunlari soyleyen kim? Ağzından yanlış bir kelime çıkmasına Allah tarafından müsaade edilmeyen Sevgili Peygamberimiz(s.a.v). Demek ki yuzde yuz dogru. O halde cevremize bakıyoruz, neden gencler evlenmiyor yaşları çok ilerlemesine rağmen bunu anlayamıyoruz. Aslında anlaşılmayacak hiçbir şey yok. "Evleneceğim de ne olacak?" düşüncesi var çünkü. Bu düşünce niye var, çünkü evlilikteki bu kutsal anlam, bir nesil yetiştirme, o neslin yapacağı hayırlı hizmetlerin bizim arkamızdan ebedi sermaye olacağı fikrini onlara anlatamıyoruz. Bir insanın bir işe karar vermesinin arkasındaki en önemli neden nedir: Doğru güdülenme.

"Evlen oğlum, evlen kızım, mürüvvetini göreyim, torun seveyim. Yaşın geçiyor, filanca da evlendi, ailemizin şanı yürüsün, bak okulun bitti, işin var, herşeyin yerinde vs. vs. vs."

Bunlar zamanımızın okuyan,öğrenen,araştıran,düşünen gençleri için yeterli sebepler o-la-maz! Peygamberimizi yeteri kadar, gereği gibi sevmeyen, ashab-ı kiramın hayatından örnekleri bilmeyen genç, evlense de eşinin hakkını veremez, ona hak ettiği sevgi ve saygıyı göstermekte zorlanır, kendi amaçsızlığı yüzünden eşinin de hayatını kabusa çevirebilir Allah korusun.

Her evlilik mükemmel olamayacağı gibi zaten olmak zorunda da değildir, ne Allah dostları var ki eşlerinin kötü muamelesine sabrede sabrede Allah'a vasıl olmuşlar, gerçek aşkı bulmuşlar. Hatayı hep kendilerinde arayan tavırlarından dolayı Allah onlara ne güzel kapılar açmış, ne güzel yollar göstermiş! Burası dünya hayatı olduğuna göre, türlü fedakarlıkları gerektirdiği de aşikar. Tabi öyle örnek evlilikler de var ki, niyet halis, hedef müşterek -Cenab-ı Hakkın rızası-, dünya malıyla ilgili hiçbir hırsa kapılmadan, israfa kaçmadan, başa her gelenin Allah'tan olduğunun tam bir teslimiyetle kabülünün sonucunda, daha dünya hayatında ulaşılan huzurlu ve mutlu, saadet dolu yuva!

Evlenmemek çözüm olmadığı gibi, doğru örnekler okunmadan, bilinmeden kafaca tam bir hazırlık yapılmadan, sadece çevre baskılarıyla girişilen evlilikler de elbette çözüm değil. Gaye samimi olarak, düzgün ve imanlı nesil yetiştirmek olursa ve ihlaslı dualar da eklendiğinde, Allah'ın yardımının geleceği MUHAKKAKTIR. Tabi ihlaslı dualar, yalnızca kendimizin ve ailemizin yaptığı dualardan ibaret kalırsa yine yetmeyebilir. Muhtaca, yetime, hastaya bol bol maddi,manevi yardım yapmalıyız ki, Cenab-ı Hakkın rahmetini üzerimize çekebilelim.

Çocuklar bilir, hani atari,bilgisayar oyunlarında bonuslar vardır, onları almaya çabalar oyuncu; işte bu muhtaçlar da yeryüzü oyununda bize sunulan bonuslar! Onlara ne kadar el uzatabilirsek, ne kadar çok o bonuslardan toplayabilirsek, hedefe ulaşmamız o kadar kolaylaşır.