26 Kasım 2011 Cumartesi

TEBLİĞİN EN ETKİLİ YOLU GÜZELLİK VE SEVGİ DOLU BİR HAYAT (ERKAM TAKVİMİ)

Senarist Ayşe Şasa İle...

Tarihî gelişme, insanların uyanmasından yana. Başka türlüsü düşünülemezdi. Güneş balçıkla sıvanmaz. Toplum istesin istemesin, İslâm konusunda hızlı bir bilgilenmeye ve aydınlanmaya doğru gidiyor.

Müslümanlar bu konuya ne kadar geniş hoşgörü ve sevgi dolu bir açıdan yaklaşırlarsa, tebliğ ve irşad konusunda da o kadar başarılı ve hızlandırıcı olurlar.

Toplumdaki ezik konumlarından ötürü Müslümanlar, biraz da neşelerini kaybetmişler. Neşe telafi olursa, sanırım yaygınlık hızlanır.

Sükûnet, vakar, genişlik, sevgi ve hoşgörü, Müslümanların tabiî halleri olduğu içindir ki, açılmayacak kapı kalmaz. Derinden yaşanan iman ve neşe, inançsız kitlenin gözlemine sunulmalı. Bu, âcizâne kanaatim. Hâlen, Müslümanların "güzellik ve barış dolu" bakışlarından etkilenerek İslâm'ı merak eden arkadaşlarım var. Bu, çok sevindirici.  

(Fikir Adamlarımız 1, Erkam Yayınları)

     Ayşe ŞASA
 

17 Kasım 2011 Perşembe

BAYRAMA DAİR GÜZEL SÖZLER

"Günahsız geçen her günümüz bayramdır."   Hz. Ali (r.a)



BAYRAM O BAYRAM OLA   (Alvarlı Efe Hz.)
Can bula cânânını

Bayram o bayram ola

Kul bula sultanını

Bayram o bayram ola.



Hüzn-ü keder def ola

Dilde hicap ref ola

Cümle günah af ola

Bayram o bayram ola.



Lütfi ya lütfü kerim

Erişe rahmü-rahim

Bermurad ede fehim

Bayram o bayram ola.

(Alvarlı Efe Hz.)

N'OLDU BU GÖNLÜM  (Hacı Bayram-ı Veli Hz.) 
Noldu bu gönlüm, noldu bu gönlüm

Derd-ü gam ile doldu bu gönlüm

Yandı bu gönlüm yandı bu gönlüm

Yanmada derman buldu bu gönlüm..



Bayramım imdi bayramım imdi


Bayram ederler, yar ile şimdi

Hamd-ü senâlar, hamd-ü senâlar

Yâr ile bayram kıldı bu gönlüm..

Hacı Bayram-ı Velî Hz.

              

4 Kasım 2011 Cuma

GÜLÜN MÜJDESİ - ÇOK GÜZEL BİR HİDAYET ÖYKÜSÜ (ERKAM TAKVİMİ ARKASI)

İstanbul eşrafından Rum Yorgo Nikolav, kekeme olan oğlu Peter'in tedavisi için elinden gelen her şeyi yapmış, ama ne çare ki derdine derman bulamamıştı. Tek umudu, oğlunun evlenmesine kalmıştı. Bunun için, münasip bir gelin adayı bulundu ve izdivaçlarına karar kılındı.

Düğün günü gelip çatmıştı. Yorgo Nikolav, davetliler için çeşit çeşit düğün yemekleri pişirtiyor, nefis tatlılar, şerbetler hazırlatıyordu.

Bir ara kapı tıkırdadı. Baktı, karşı komşuları Hatice Hanım'dı. Bu mübarek kadının bir sene önce trafik kazasında kocası ölmüş, iki çocuğu ile dul kalmıştı. Davetliler arasında yoktu. Sadece ateş istemeye gelmişti. Kendisine bir kürek ateş vermişlerdi.

Misafirler de birer ikişer gelmeye başlamıştı. Fakat Hatice Hanım, çok geçmeden yine gelmiş ve tekrar ateş istemişti. Yine verilmişti.

Bütün herkes geldikten sonra komşu kadın, elindeki küreği ile çekine çekine ateş istemeye gelince, Yorgo "Bu işte bir iş var!" deyip meselenin sırrını anlamak için peşinden, avlunun arka kapısından gizlice Hatice Hanım'ın evine doğru yürümüş, açık pencereden gelen seslerle irkilmişti.

Ağlaşan çocuklar, dertlerini dile getiriyor, Hatice Hanım ise çaresiz: "Artık bir daha gidemem. Ne yapayım beni anlamadılar. Biraz daha sabredin. Yarın Kurban Bayramı nasıl olsa, Müslüman komşularımız et getirirler." diyordu.

Yorgo hemen geriye dönüp hizmetçiyi yanına alarak, bol miktarda yemekle Hatice Hanım'ın evine gitmiş: "Kusura bakmayın size davetiye verememişiz, şunları kabul edin." demiş ve bir miktar da para verip "Yarın sizin bayramınız. Çocuklara bir şeyler alırsınız." diyerek gönüllerini hoş etmişti.

Yorgo gittikten sonra bu dul ve yetimler, "ALLAH'IM! BU KOMŞUM BENİ DAR ZAMANDA SEVİNDİRDİ. SEN DE ONU SEVİNDİR! RABBİM! ONUN OĞLUNA İYİLİKLER VER!" diye yürekten bir dua etmişlerdi.

Aradan yirmi gün geçtikten sonra, Yorgo'nun evine Kayseri'den Hacı Ahmet Efendi gelmiş ve başından geçenleri şöyle anlatmıştı:
"Bu sene Hac'da idim. Bayramdan bir gün önce Arafat'taki vakfe duasından sonra yorgunluğun ve sıcağın tesiriyle uyuyakalmışım. Rüyamda Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed (s.a.v) 'i gördüm. Bana sizin adınızı ve adresinizi verdi. Sonra, "Git ona benden selam söyle!" dedi. Bu selâmın bir mânâsı olmalı. Söyle Allah aşkına, sen o günlerde Allah'ın rızasını kazanacak ne gibi bir hayır işledin?",

Yorgo, Hacı Ahmet Efendi'nin bu anlattıklarını gözyaşlarıyla dinledikten sonra, oğlunun kekemeliğinin geçmesinin esas sırrını da kavramış ve dertlerimizin dermanı, gönüllerimizin baş tâcı Nebiler Serveri Hz. Muhammed Mustafa(s.a.v)'nın Peygamberliğini de içinden gele gele tasdik etmişti.

Hadîs-i Şerif: "İkindi namazını kaçıran kimse, çoluk çocuğunu ve bütün servetini kaybeden kimse gibidir."

Hadîs-i Şerif: "Bir kimseye annesi şefkat göstererek yatsı namazını cemaatle kılmasına engel olmaya kalkışırsa, o kimse annesine itaat etmesin." 

ERKAM TAKVİMİ ARKASI