8 Nisan 2011 Cuma

CENNET EVİNİN TAPUSU (ERKAM TAKVİMİ ARKASI)



CENNET EVİNİN TAPUSU (ERKAM TAKVİMİ ARKASI)


Horasanlı bir adam, evini on bin dirheme satarak ailesiyle Basra'ya geldi. Oradan Hacca gidecekti. Dönemin meşhur velîlerinden Habib-i Acemî'yi (d:? , v: m.739) buldu ve bu Hak dostundan şöyle bir istekte bulundu:

-Ben eşimle Hacca gidiyorum. Şu on bin dirhem parayı al da, Basra'da benim için uygun bir ev alıver.

Horasanlı ve eşi Mekke'ye doğru yola koyuldu. O günlerde ise, Basra'da müthiş bir kıtlık baş gösterdi. Habib-i Acemî ise, elindeki emanet parayla gıda maddeleri alıp sahibinin hayrına muhtaçlara dağıtmak zorunda kaldı. Adamın rızası olmazsa, parasını geri verecekti.

Horasanlı, Hac dönüşünde kendisine ev alınıp alınmadığını sordu. Habib-i Acemî dedi ki:

-Rabbimden sana cennette bahçeli bir ev alıverdim!

Adam bu durumu eşine haber verdi. Kadın buna memnun oldu, fakat evin tapusunu da istedi. Horasanlı bu isteği iletince, Habib-i Acemî ona şöyle bir senet yazıp eline verdi:

"Bismillah. Bu senet, Habib-i Acemî'nin Horasanlı için Rabbinden aldığı evin tapusudur. Alllah Teâlâ, bu evi Horasanlı'ya verecek ve Habib'i de borcundan kurtaracaktır."

Bu senedi aldıktan sonra adamcağız, ancak kırk gün daha yaşadı. Ölmek üzereyken, bu tapu senedinin kefenine konulmasını vasiyet etti. Öyle de yaptılar.

Bir zaman sonra kabrinin üzerinde, bir levhaya parlak bir yazıyla yazılmış şöyle bir yazı buldular:

"Habib Ebû Muhammed'in falan Horasanlı için on bin dirheme aldığı evin beratı (tapusu)dır. Rabbi, Habib'in istediği evi Horasanlı'ya verdi ve Habib'i de borcundan kurtardı."

Habib-i Acemî Hazretleri, bu yazıyı alıp okuyunca gözyaşlarını tutamadı. Levhayı öperek dostlarının yanına koştu: "Bu, Rabbimin bana olan beratıdır!" diyerek sevincini ifade etti.

(Ebû Nuaym,Hilyetü'l-Evliyâ)


ERKAM TAKVİMİ ARKASI

4 Nisan 2011 Pazartesi

ÖMRÜ UZATAN SADAKA (ERKAM TAKVİMİ ARKASI)

Süleyman Peygamber (a.s) zamanında yiğit bir delikanlı ile bir kızcağız Hz. Süleyman (a.s)'a gelerek "Bizim nikahımızı kıy." ricasında bulundular. Hz. Süleyman, birbirini seven bu gençlerin nikahını kıydı. Onlar da sevine sevine gittiler. Onlar çıkar çıkmaz, ölüm meleği Hz. Süleyman'a geldi ve:

"Yâ Nebiyyallah! Sen bunların sevindiklerine şaşarsın. Allah Teâlâ o yiğidin beş gün sonra canını almamı emretti." dedi.

Süleyman Aleyhisselam o yiğidi gözetliyordu. Beş ay geçmesine rağmen o yiğit ölmemişti. Hz. Süleyman ölüm meleğine, o yiğidin niçin ölmediğini sordu. Azrail (a.s):

"O senin yanından çıkınca dervişin birine bir dirhem verdi. Derviş: 'Ömrün uzun olsun.' diye dua etti. O sadaka bereketiyle Allah ömrünü uzattı." dedi.

(ERKAM TAKVİMİ ARKASI)



.

İYİ DÜŞÜNMEK VE İYİLİK (ERKAM TAKVİMİ ARKASI)

Japon bilim adamı Dr. Masaru Emoto, donmuş su kristalleri üzerinde bir araştırma yapmış, bunların düzgün, estetik ve altıgen şekillerden meydana geldiğini ve bu kristallerin insan eli değmemiş tabiî kaynak sularında, insanı büyüleyecek kadar düzgün ve güzel şekle sahip olduğunu fark etmiştir. İki ayrı kaba bu sulardan alarak deney yapmıştır.

Üzerine sevgi, şefkat, duâ ve minnettarlık ifadelerinin fısıldandığı birinci kaptaki suyun kristallerinin tabiî ihtişâmını koruduğunu; üzerine hakaret içeren sözlerin ve "şeytan" gibi kötü lafızların söylendiği suyun kristallerinin ise parçalanmış olduğunu, ve bütün estetik hususiyetlerini kaybederek şekillerinin bozulduğunu görmüştür.

Dr. Emoto: "İyi ve güzel düşünmenin, suya iyi davranmanın insan vücudu üzerindeki tesiri nedir?" sorusuna şu cevabı veriyor:

"Bu benim 7,5 yıllık çalışmam. O sürede kanser ve benzeri hastalara iyi, güzel ve şefkatle konuşulmuş olan bu sulardan içirilidi ve hastalıkları tedavi etmede müsbet tesiri görüldü."

(İpek DURKAL,'Allah'ın 99 Adı ile Oluşan Kristaller)

(ERKAM TAKVİMİ ARKASI)



.