3 Ekim 2012 Çarşamba

SİZİ RAHATSIZ EDEN SARHOŞ KOMŞUNUZA NASIL DAVRANIRDINIZ?

Âyet-i Kerîme : "Haydi siz, akşama ulaştığınızda (akşam ve yatsı vaktinde) sabaha kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde Allah'ı tesbih edin (namaz kılın), ki göklerde ve yerde hamd O'na mahsustur."

(Rum, 18)

"Size verilen şeyler, dünya hayatının geçim vasıtası ve süsüdür. Allah katında olanlar ise, daha hayırlı ve daha kalıcıdır. Hâlâ buna aklınız ermeyecek mi?"

(Kasas, 60)

Hadîs-i Şerif : " Cenâb-ı Hakk'a en çok şükredeniniz, insanlara teşekkürde kusur etmeyeninizdir."

(Müsned, 5:212, Câmiu's-Sağîr, I.301)

"Bir kul dünyada bir başkasının ayıbını örterse, Allah da kıyamet günü onun ayıbını örter."

(Müslim, Birr 72. Ayrıca bk. Buhârî, Mezâlim, 3; Ebû Dâvûd, Edeb 38; Tirmizî, Birr 19; İbni Mâce, Mukaddime 17)



SİZİ RAHATSIZ EDEN SARHOŞ KOMŞUNUZA KARŞI NASIL DAVRANIRDINIZ?

imami azam imamı Azam Ebu Hanife, İmamı azam kimdir, İmam ı azam ebu hanifenin eserleri   

  
                                                                                 
                                                             (İmâm-ı Âzam Ebû Hanife Hz. Türbesi, Bağdat-Irak)

  İmâm-ı Âzam'ın (Ebû Hanife, Numam b. Sabit, 699-769) cahilliğin karanlık gecesinde kutup yıldızı gibi doğduğu günlerdi.       Kûfe'deki evinin bitişiğinde sarhoş bir komşusu vardı. Adam gün boyu kundura tamiriyle meşgul olur, fakat kazandığı helal paracığını götürüp şaraba yatırırdı. Her akşam evine gelir, sofrasını kurar, içip içip nâralar atardı. İmam çoğu gece adamın bed nâralarını, edepsiz şarkılarını duyardı. Elbette rahatsız da olurdu.       Bir gün sarhoşun sesi sedası kesildi. Bir kaç gün sonra İmâm-ı Âzam bu sessizliğin sebebini merak etti. Etrafındakilere, "Bizim komşunun sesi bir müddettir çıkmıyor, acaba ne oldu?" diye sordu. Dediler: "O fena adama birisi iftira attı. Kûfe vâlisi de, üzerine yapışan iftirayı çıkaramayan o sarhoşu hapse attırdı!" İmam bu habere çok üzüldü. Ama onu asıl üzen, komşusunun başına gelen kötü işten vaktinde haberdar olamamaktı.       Ertesi sabah, atına atladığı gibi vâlinin kapısına gitti. Vâli hürmetkâr biriydi. Kendisini saygıyla karşıladı ve arzusunu sordu. İmâm-ı Âzam, "Bir komşum vardı. Kundura tamiriyle uğraşırdı. İşittim ki ona bir iftira atılmış. O ise, bu iftira çamurunu üzerinden temizleyememiş. Siz de onu hapse atmışsınız. Dâvânın yeniden görülmesini istiyorum."       Vâli isteği yerine getirdi. Mahkeme tekrar kuruldu, sarhoş kundura tamircisinin aslına suçlu olmadığı ortaya çıktı. Neticede adamı hapisten çıkardılar. İmâm-ı Âzam kendisini atıyla birlikte kapıda bekliyordu. O sarhoş komşuyu atının arkasına aldı, birlikte evlerinin yoluna düştüler. İmam yolda adama dedi ki: "HAKKINI HELÂL ET! VAZİYETİNİ GEÇ ÖĞRENDİM. KOMŞULUK HAKKINI YERİNE GETİRMEKTE AĞIR KALDIM!"       Sarhoş büyük mahcûbiyet içindeydi. Komşusuna daha evvel çektirdiği sıkıntılar bir bir gözünün önünden geçiyordu ve üzüntüsü daha da artıyordu. "Efendim!" dedi, "Siz beni mahcûbiyet ateşiyle yaktınız. Size çektirdiğim onca eziyetten dolayı pişmanım. Ne olur, beni affediniz! Ben zulmettim, siz benim için büyük iyilik yaptınız. Siz şahid olun. Allah'a yemin ederim ki, bir daha içki içmeyeceğim! Ne sizi ne de başkasını sarhoşluğumla rahatsız etmeyeceğim!"   Erkam Takvimi Arkası