23 Şubat 2012 Perşembe

500 BİN HADİS ARASINDA SEÇİLEN 5 HADİS (ERKAM TAKVİM ARKASI)

Âyet-i Kerîme: "Ey Rabbimiz! Gerçek şu ki biz, 'Rabbinize inanın!' diye imana çağıran bir dâvetçiyi (Peygamberi,Kur'ân'ı) işittik, hemen iman ettik. Artık bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, rûhumuzu iyilerle beraber al, ey Rabbimiz." (Âl-i İmran, 193)  

Hadis-i Şerif: "Âciz kimse, hevâ ve hevesinin peşinde koşup hevesleri için temennîde bulunandır." (Tirmizi)


hz.muhammed resimleri
500 BİN HADİS ARASINDA SEÇİLEN 5 HADİS

İmâm-ı Âzam (r.a), oğluna şu nasihatte bulundu:

"Ey oğlum! 500 bin hadis arasında seçtiğim şu 5 hadise uy!


1- Amel, ancak niyetledir. Ve bir kişiye, ancak niyet ettiği vardır.

2- Kişinin mâlâyânîyi (mânâsız boş ve iş) terketmesi, onun Müslümanlığının güzelliğindendir.

3- Kendi nefsiniz için istediğiniz şeyi din kardeşiniz için de istemedikçe, hiç biriniz tam iman etmiş sayılmazsınız.

4- Şüphesiz helâl belli, haram da bellidir. Allah güzeldir, ancak güzel şeyleri kabul eder.

5- Müslüman, diğer Müslümanlara eliyle ve diliyle zarar vermeyen kimsedir.


Sen Allah'ın azâbından kork ve rahmetini um, havf ve recâ (korkuyla ümit) arasında ol. Fakat ümidin korkuya (recâ havfe) galip gelsin. Sıhhatli olduğun zaman, korku ve rahatlık arasında sabit ol. Allah hakkında hüsn-i zanda bulun. Oğlum! Bozuk îtikadlılardan uzak olmanı, kalb-i selîm sahibi olarak ölmeni isterim. Şüphesiz Allah (C.C), Gafûr ve Rahîm'dir."  

ERKAM TAKVİMİ ARKASI

13 Şubat 2012 Pazartesi

12 Şubat Vefatının 28. Yıldönümü'nde MAHMUD SÂMÎ RAMAZANOĞLU (K.S) (ERKAM TAKVİMİ ARKASI)

       

Âyet-i Kerîme: " Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler): 'Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azâbından koru!' " (Âl-i İmran,191)

" Kendilerini temize çıkaranlara ne dersin! Hayır, Allah dilediğini temize çıkarır ve hiç kimse kıl payı kadar haksızlık görmez. " (Nîsâ, 49)

Hadis-i Şerif: " Bir kavim, zalimi görür de men etmezse, Allah'ın onlara kendi tarafından bir azab göndermesi yakındır. " (Ebu Davut Melâhim:17)

" Herhangi bir Müslümanın diktiği ağaçtan yenilen, çalınan ve eksiltilen şey, o ağacı diken kimse için sadakadır. " (Müslim, Müsâkât 7)" Uzuna yakın orta boylu, nahif bedenli, buğday tenli, seyrek sakallı, kıvırcık saçlı, çukurca elâ gözlü, zayıf olmasına rağmen mütenâsib vücudlu idiler.



MAHMUD SÂMÎ RAMAZANOĞLU (K.S)


O nûrânî sîmâsı daima değişirdi. Yani şeklini çizmek, tesbit etmek imkânsızdı. Sîmâlarındaki halâvet ve melâhatın güzelliği tarif edilemezdi. Orta boylu olmalarına rağmen daima yakınında bulunanlardan uzun ve heybetli görünürdü. Halim, selim, yumuşak ahlâklı, melek sıfattı. Yakînen tanıyanlar, "melek Sâmi Efendi" derlerdi. Sırasına göre gayet şeci' ve cesurdu. Yüzleri mütebessim olmasına rağmen, içleri daima hüzünlü ve düşünceli idi. Vakar, temkîn ve îtidal ehli idi.

Makam ehli idi, riyâzât ehli idi, keramet ehli idi. Muamelatta yektâ idi. Kendilerini ilk ziyaret eden kimsenin mâneviyatta nasibi var ise, Cenab-ı Hakk'ın izni ile bir nazarda kemâle erdirir, bambaşka bir âleme daldırır, yani ölmeden evvel dünyanın bütün sevgi, meşgale ve isteği kalbinden alınır ve mârifet-i ilâhiyye sırrı tecellî ederdi.

Muhterem Üstad Hazretleri hiç kimseye kızmazlar, hiç kimseden kırılmazlar, hiç bir hareketlerinden dolayı karşılık beklemezlerdi. Kendilerini seven ile yeren nazarında müsâvî idi. Yeren kimse hatasını idrak edip de ciddi olarak hâlisâne samimiyetle özür dilerde hemen afvederlerdi.

Muhterem Üstad Hazretlerinin ahlâkı, âdâbı, her hâli, sallâllahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hazretlerine tamamen, hayret edilecek şekilde uygundu.

Yolculukları pek huzurlu ve nizamlı olurdu.

Sevdiklerine ve evladlarına daima dürüst, müstakîm olmalarını tavsiye ederler, istikâmet ve ihlâsın her mü'min üzerinde farz-ı daim olduğunu tekrarlarlardı.

Muhterem Üstad kuddise sirruh'un, kendilerinden nasihat ve öğüt almak için ziyaretine gelenlere ilk sualleri, mesleklerini ve helâl-haram hususuna dikkatli olup olmadıklarını sormak olurdu, daha sonra başka bilgiler alırlardı.

Vermek, vermek, gene vermek... Kendilerine hediye edilen en kıymetli halı, seccade, tesbih, kalem, kumaş ve emsali en nâdide paha biçilmez eşyayı, günü gününe ehlini bulup vermek en büyük zevklerinden birini teşkil ederdi. Hülâsâ, güneş gibi, ummanlar gibi sehâvet ve merhamet merkezi idi. Bir kişi kendilerine müracaat etsin de eli boş dönsün, imkânsızdı.

Bilhassa tevâzu ve alçak gönüllülükleri tarife sığmaz, lisan ile anlatılamazdı. Bilâ istisnâ herkesi kendilerinden üstün görürlerdi. Herkesin horladığı, küçük ve hakir gördükleri diyânetperver âcizlerin, miskinlerin ziyaretine gider, kendilerinden dua talebinde bulunurlardı.

Zarûret olmaz ise saatlerce konuşmadığı olurdu. Bu sessizlik hallerinde daimi olarak zikir ve murakabe ile meşgul olurlardı. Allahu a'lem bu dalışları, Ebû Bekir Sıddîk, ashâb-ı güzin ve kibâr-ı ehlullah hazerâtının tefekkürlerindendi.

Yûnus Emre Hazretleri de:

"Bilmeyen ne bilsin bizi,
  Bilenlere selam olsun."      buyurmuşlardır.

Sultânü'l-Ârifîn, eş-Şeyh Mahmûd Sâmî Ramazanoğlu (k.s) / Sâdık DÂNÂ

ERKAM TAKVİM ARKASI

9 Şubat 2012 Perşembe

MELEKLERİN GİRMEDİĞİ 23 EV

Âyet-i Kerîme: "Sana gelen iyilik Allah'tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik, şâhit olarak Allah yeter." (Nîsâ, 79)

Hadîs-i Şerif: "Karışıklık anlarında ibadet etmek, benim yanıma hicret etmek gibi sevaptır." (Riyazü's-Salihîn: 1371)


MELEKLERİN GİRMEDİĞİ 23 EV

        




      


          

1- Sıla-i rahmi terkeden, akrabayla alâkayı kesenin evi.

2- Ana-babaya itaat etmeyenin evi.

3- Yetim malı yiyenin evi.

4- Faiz yenilen, faizle alınan ev.

5- İçinde köpek bulunan ev.

6- Allah'ın anılmadığı, Peygamberimiz'e (s.a.v) salâvat getirilmeyen meclisler; nefsin üstün tutulup şeytanşarın kolay yer bulduğu evler.

7- Nimete çok sövülen ve sıklıkla şikâyet edilen evler.

8- Sûret, resim ve heykel bulunan evler.

9- Allah'ı anma dışında teğannî yapılan, eğlence ve müzik âletleri bulunan ev.

10- Çan olan ev.

11- Bağıra çağıra, üstünü yırtarak ağıt yakan kadının sesinin yükseldiği ev.

12- İçki içilen ve kumar oynanan ev.

13- Allah'a şirk (ortak) koşulan, nazar boncukları takılan, fal bakılan ve büyü yapılan ev.

14- Tavla, kâğıt, kumar vs. oynanan ev.

15- Haram kıyafetlerin giyildiği ve haram eşyaların kullanıldığı ev, ahâlinin altın ve gümüş kaplar kullandıkları evler.

16- Lânetlenen kimselerin evleri. Mesela içki içen, Allah'ın emrine karşı gelen, kocasının meşrû isteğini kabul etmeyen kadın, namazı terkeden kişilerin bulunduğu ev.

17- İçinde kötü kokular bulunan ev. (soğan, sarımsak, sigara, nargile vs.)

18- Cünüp olup gusül abdesti olmayanların evi.

19- Sâhib-i safran (kadınlara ait bir koku çeşidi) sürünen ev.

20- İsrafın yaşandığı ev.

21- Ev sahip ve sakinlerinin günah işlemekte ısrar ettikleri ev.

22- Zînâ yapılan ev.

23- İçinde büyük günah işlenen ev, büyük günah işleyen ev sahipleri.

(Kütüb-i Sitte'deki sahih hadislerden derlenmiştir.)

7 Şubat 2012 Salı

SALÂVAT

Âyet-i Kerîme:  "Nerede olursanız olun ölüm size ulaşır, sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile!.." (Nîsâ, 78)

Hadîs-i Şerif:  "Ey insanlar! Selamlaşınız. Yemek yediriniz. İnsanlar uyurken geceleyin namaz kılınız. Selâmetle cennete girersiniz."  (Tirmizi 2603, İbni Mace 1334)

SALÂVAT






Süfyân-ı sevrî Hazretleri anlatıyor:

"Kâbe'yi tavaf ederken her adımda salâvat okuyan birini gördüm. Ona, 'Sen gerekli duaları bırakıp hep salâvat okuyorsun. Her yerde okunacak dua var.' dedim. 'Sen kimsin?' dedi. Ben de kendimi tanıttım. 'Sen avamdan değilsin, âlimsin, sana anlatayım. diyerek başladı :

'Babamla Beytullah'a gitmek üzere yola çıkmıştık. Yolda babam hastalandı. Tedavi için epey uğraştıysam da babam vefat etti. Baktım, ölünce yüzü karardı. Yüzünü kapattım. Yanında uyuyakalmışım. Rüyamda öyle bir zât gördüm ki, ondan daha güzel yüzlü kimse görmemiştim. Çok güzel kokuyordu. Babamın yanına geldi. Yüzündeki örtüyü kaldırıp elini yüzüne sürdü. Babamın siyah yüzü nurlandı, bembeyaz oldu. Bu zâta kim olduğunu sorunca, 'Ben Resûlullah'ım, baban ömrünü boşa harcadı! Fakat bana çok salâvat okurdu, şimdi sıkıntıda olduğunu bildirdiler, kendisi de benden yardım istedi. Çok salâvat okuyan mü'mine, ben elbette yardım ederim!' buyurdu.

Uyanınca babamın yüzünün bembeyaz olduğunu gördüm. İşte bu yüzden her yerde Peygamber Efendimiz'e çok salâvat okuyorum!' dedi. "

ERKAM TAKVİM ARKASI





3 Şubat 2012 Cuma

UYUMADAN ÖNCE (ERKAM TAKVİM ARKASI)

Âyet-i Kerîme: "Öyle ise namazı kılın; zekâtı verin ve Allah'a sımsıkı sarılın. O, sizin mevlânızdır. O ne güzel mevlâdır, ne güzel yardımcıdır!" (Hac, 78)

Hadîs-i Şerif: " Eğer Uhud Dağı kadar altınım olsa, borç ödemek için sakladığım dışında, ondan yanımda bir miktar bulunduğu halde üzerimden üç gece bile geçmemesi beni sevindirir." (Buharî; İstikraz, 3)

UYUMADAN ÖNCE

 

Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ- şöyle buyurmuştur:

" Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- her gece, uyumak üzere yatağına girdiklerinde, İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerini okur ve iki elini birleştirerek ellerinin içine üfler, daha sonra da elleri ile vücutlarından ulaşabildiği yerleri sıvazlardı. Böylece ellerini önce başına, sonra yüzüne ve daha sonra da göğüs, kol, diz gibi vücudunun ön tarafında bulunan uzuvlarına sürerdi. Ve bu hareketi, üç defa tekrar ederdi."

(Buhârî, Fezâilu'l-Kur'ân, 14 ; Ebû Dâvûd, Edeb, 98 ; Tirmîzî, Deavât, 21)


CENNETTE UYUNMAZ

Peygamber Efendimiz (s.a.v):

"- Cennet ehli uyur mu?" diye sorulan bir soruya:

"- Uyku, ölümün ikiz kardeşidir; Cennet ehli ise ölmez!" diye cevap vermiştir.

(Beyhakî, Şuabü'l-Îman, IV, 183, nu: 4745)

ERKAM TAKVİMİ ARKASI

NOT:

MÜBÂREK MEVLİD KANDİLİMİZ, TÜM İSLÂM ÂLEMİNE HAYIRLAR VE HUZURLAR GELMESİNE VESÎLE OLSUN.  - ÂMİN-