26 Ocak 2010 Salı

TOPRAĞIN ALTI VAR (MÜ'MİNİN ÖLÜMÜNÜN GÜZELLİĞİ)

Bir gun Peygamber Efendimiz (s.a.v), vefat eden sahabisini defnetmek üzere ashabıyla birlikte kabristana gitmişti.Onlara kabir azabından Allah'a sığınmalarını tavsiye ederek ölüm hadisesini anlatmaya başladı. Önce bir mü'minin can verişindeki güzelliği ve kolaylığı şöyle tasvir etti:

"Bir mü'min dünyaya veda etmek üzereyken gökten yüzleri güneş gibi parlayan melekler, ellerindeki cennet kefeniyle ve cennet kokularıyla yere inerler ve o kimsenin görebileceği bir yere otururlar. Sonra ölüm meleği kalkıp onun başucuna gelir ve 'Ey güzel can! Allah'ın affına ve rızasına kavuşmak üzere artık çık!' der. O kulun canı, testinin ağzından sızan bir damlacık su gibi akıverir. Melek onu alır, cennetten getirilen kefene sarar ve ona güzel kokular sürer. Melekler o burcu burcu kokan canı alıp göklere yükselirken, yanlarından geçtikleri diğer melekler bu güzel kokunun ne olduğunu sorarlar, onlar da 'Dünyada kendisinden şu güzel vasıflarla söz edilen falan oğlu falandır.' derler. Dünya semasından başlayıp yedinci kat göğe çıkıncaya kadar her semanın önde gelen melekleri o kimseyi uğurlar. Nihayet Allah Teala'nın huzuruna varınca Cenab-ı Mevla: 'Bu kulumu cennetin en yüce yerine kaydedin! Şimdi onu tekrar yeryüzüne götürün. Ben insanı topraktan yarattım, yine oraya döndüreceğim ve tekrar oradan çıkaracağım.' buyurur. O güzel insanın ruhu tekrar cesedine iade edilir. Cesedi kabre konunca yanına iki melek gelerek onu oturturlar. Sonra aralarında şu konuşma geçer:

-Rabbin kim?
-Allah.
-Hangi dindensin?
-İslam dininden.
-Size Peygamber gönderilen şu zat kimdir?
-O Allah'ın Resulü'dür.
-Onun hakkında ne biliyorsun?
-Allah'ın kitabını okudum,Resulullah'a iman ettim ve onun peygamberliğini kabul ettim.

İşte o zaman Allah Teala'nın:
"Kulum doğru söyledi.Ona cennette bir yer hazırlayın! Cennet elbiseleri giydirin ve kabrinden cennete bakan bir kapı açın!" buyurduğu bildirilir. Bunun üzerine cennet rüzgarları o kimsenin kabrine cennet kokuları getirir. Kabri ufuklar boyunca genişletilir. Derken güzel yüzlü, iyi giyimli, hoş kokulu bir adam ona yaklaşır ve:
-Bu mutlu gününde seni tebrik ederim. Bütün bu olaylar daha dünyada iken haber verilmişti, der. Mü'min ona:
-Anlaşılan çok şey biliyorsun. Kimsin? diye sorar.
O da:
-Dünyada iken yaptığın iyilik ve ibadetlerin benim, der. O zaman mü'min:
-Rabbim! Artık kıyameti kopar da aileme ve bana ait olan şeylere kavuşayım, der.

(Ahmed İbni Hanbel, Müsned, IV, 237-288)
Yaşar Kandemir Altınoluk Dergisi Haziran 1999

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder