11 Mart 2010 Perşembe

PEYGAMBERİMİZ KİM? (Yaşar KANDEMİR/Canım Arzular Seni)

Mevlamızın aşığı, gönlümüzün ışığı Sevgili Efendimiz (s.a.v), bırakınız bir söküğü dikmeyi, elbisesindeki yırtığı bile mübarek elleriyle yamardı. Zaman zaman süpürgeyi alır odasını temizlerdi. Keçileri o gül kokulu elleriyle sağardı. Sabahleyin hanımlarına uğrar, siparişlerini öğrenir, çarşıya çıkarak evinin ihtiyaçlarını bizzat temin ederdi. Bir defasında Mefhar-ı mevcudat Efendimizin en dikkatli ve fakat en yoksul talebesi Ebu Hureyre Hazretleri, onun elindeki eşyanın taşınmasına yardım etmek istemişti. Gönüller Sultanı Efendimiz ona, evinin eşyasını herkesin kendi taşımasının daha münasip olacağını söylemişti.

Fakir sahabilerin evlerine gitmek, hatırlarını sorup onlarla sohbet etmek, yoksul sofralarına bağdaş kurup oturmak ve Allah'ın verdiğini hep birlikte yemek, Efendimizin zevk aldığı şeylerdendi. Köleler onu arpa ekmeğinden ibaret yemeklerini birlikte yemeğe davet ederler, Gönüller Sultanı onları kırmaz, evlerine gider, onlarla birlikte yere oturur ve ikramlarını kabul ederdi.

Mescitte veya bir başka yerde ashabının arasında öylesine kaybolurdu ki, dışardan gelen bir yabancı Peygamberin kim olduğunu sorup öğrenmek zorunda kalırdı. Kendine özel bir yer ayırmayı, sahabilerinden daha yüksekçe bir yerde oturmayı istemezdi. Hatta bir meclise gidince, boş bulduğu yere oturuverirdi.

Amcası Hz. Abbas onun sahabilerin arasında toz,toprak içinde ziyan olduğunu, kaba ve görgüsüz bazı bedevilerin kendisini rahatsız ettiğini görünce dayanamadı, bir çardak yapılmasını, müslümanların sıkıntılarıyla orada, gölgede oturarak meşgul olmasını teklif etti. Nebiler Sultanı amcasına şunları söyledi:

Allah Teala ruhumu kabzedene kadar onların arasında bulunacağım. Ökçeme basmalarına, hırkamı çekiştirmelerine katlanacağım!...

 NOT: Bu güzel yazıdan ötürü Yaşar KANDEMİR ağabeyimizden Allah razı olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder